Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

kulak çınlamak

  • 1 kulak çınlamak

    = kulakları çınlamak звене́ть в уша́х

    Türkçe-rusça sözlük > kulak çınlamak

  • 2 kulak

    у́хо (с) ушко́ (с)
    * * *
    озвонч. -ğı
    1) у́хо

    kulak kiri / mumu — ушна́я се́ра

    kulak yoluанат. слухово́й кана́л

    yelken kulak — больши́е оттопы́ренные у́ши

    kulak ağırlığı — тугоу́хость

    kulağı ağır — туго́й на́ ухо

    kulağı ağır işitmek — пло́хо слы́шать

    kulakları ağırlaşmak — стать туги́м на́ ухо

    kulağını açmak — внима́тельно слу́шать; слу́шать во все у́ши

    3) (тж. balık kulağı) жа́бры
    ••
    - kulağını bükmek
    - kulağına çalınmak
    - kulağını çekmek
    - kulak çınlamak
    - kulakları çınlamak
    - kulağını çınlatmak

    Türkçe-rusça sözlük > kulak

  • 3 kulak

    (-ğı)
    1) у́хо

    kulak kepçesi или kulak çukuru — ушна́я ра́ковина

    kulak kiri или kulak mumu — ушна́я се́ра

    yelken kulak — больши́е оттопы́ренные у́ши

    3) (тж. balık kulakı) жа́бры
    4) коло́к (музыкального инструмента)
    5) выступа́ющая часть в фо́рме ду́жки (ушка́); ру́чка

    kulak(ını) açmak — слу́шать внима́тельно

    kulakı ağır — туго́й на́ ухо

    kulakının ardına atmak — пропуска́ть ми́мо уше́й

    -a kulak asmak — а) слу́шать внима́тельно, прислу́шиваться, внима́ть; б) обраща́ть внима́ние

    -a kulak asmamak — не обраща́ть внима́ния; не придава́ть значе́ния

    kulakını bükmek — де́лать наставле́ния кому; увещева́ть, вразумля́ть кого

    kulakına çalınmak — слы́шать кра́ем у́ха; дойти́ до слу́ха

    -ın kulakına çan çalmak — разгова́ривать с кем-л. гро́мким го́лосом

    -ın kulakını çekmek — а) драть за́ уши; б) де́лать вы́говор, руга́ть; дать нагоня́й

    kulakı çınlamak — звене́ть в уша́х

    kulakında çınlamak — звуча́ть в уша́х, стоя́ть в уша́х (о чём-л. услышанном)

    kulakı delik — а) ра́ньше всех узнаю́щий о новостя́х; б) смышлёный, сообрази́тельный; све́дущий

    kulaklarını dikmek — навостри́ть у́ши, насторожи́ться

    kulak dolgunluğu, kulaktan dolma — а) то, что изве́стно (знако́мо) понаслы́шке; б) слух, молва́

    kulakları dolmak — наслы́шатьея о ком-чём

    kulakları düşmüş — пону́рый

    kulak erimi — зо́на (ра́диус) слы́шимости

    kulakına gelmek — дойти́ (донести́сь) до слу́ха

    kulakına girmek — внять чему, усво́ить (сказанное)

    kulak kabartmak — навостри́ть у́ши, насторожи́ться

    kulaklarına kadar kızarmak — покрасне́ть до уше́й

    kulakına kar suyu kaçmak — очути́ться в тру́дном положе́нии

    kulak kesilmek — преврати́ться в слух, [напряжённо] вслу́шиваться

    kulakı kirişte olmak — держа́ть у́хо востро́, быть настороже́

    kulaktan kulaka — шушу́канье, спле́тни

    kulakına küpe olmak — заруби́ть себе́ на носу́, намота́ть на ус, твёрдо усво́ить

    -ın kulakına söylemek — говори́ть на́ ухо, шепта́ть

    kulakı şunda olmak или kulakı bunda olmak — внима́тельно прислу́шиваться, проявля́ть интере́с к кому-чему

    -a kulaklarını tıkamak — заткну́ть у́ши, не жела́ть слу́шать

    kulak tırmalamak — ре́зать слух (у́хо)

    -a kulak tutmak — слу́шать

    -a kulak vermek — прислу́шиваться к чему; придава́ть значе́ние чему

    bir kulakından girer, öbür kulakından çıkar — в одно́ у́хо вхо́дит, в друго́е выхо́дит

    Büyük Türk-Rus Sözlük > kulak

  • 4 çınlamak

    v. tingle, tinkle, ting, jingle, din, ring out, buzz, clang, resonate, resound
    --------
    çınlamak (kulak)
    v. sing

    Turkish-English dictionary > çınlamak

  • 5 çınlamak

    "to tinkle, to clang, to clink, to chink; (kulak) to ring"

    İngilizce Sözlük Türkçe > çınlamak

  • 6 kulak

    "1. ear. 2. gill (of a fish). 3. tuning peg. 4. natural sense of musical pitch, ear. 5. handgrip, lug, (rounded) handle (of a cooking pot). -ını açmak to listen carefully. -ı ağır işitmek to be hard of hearing, be partially deaf. - akıntısı discharge from an ear. - asmak /a/ to pay attention (to); to heed. -tan âşık olmak /a/ to be in love with (someone, something) one has never seen. -ı (bir şeyde) olmak to be listening to. -ını bükmek /ın/ to forewarn. -ına çalınmak /ın/ to overhear (something). -ını çekmek /ın/ 1. to pull (someone´s) ear. 2. to give (someone) a firm but gentle rebuke. -ları çınlamak for one´s ears to ring. -ı/-ları çınlasın. colloq. I wish he could hear this (said when something good is said of someone absent). -ını çınlatmak /ın/ to speak well of (someone absent). - delici earsplitting, deafening (noise). -ı delik (person) who´s quick to pick up news. -ını delmek /ın/ slang to tell (a gambler) that he´s been swindled. -larını dikmek (for an animal) to prick up its ears. -ını doldurmak /ın/ to fill (someone) in, put (someone) in the know; to brief, prime. - dolgunluğu knowledge picked up here and there (by listening). -tan dolma (knowledge) picked up here and there (by listening). -ları dolmak to be fed up with hearing the same thing over and over again. -ı düşük 1. listless, lifeless. 2. glum, blue. -erimi earshot. -ına gelmek to hear. -ına girmek to heed, take note of; to accept as true. - iltihabı path. ear infection. - kabartmak to prick up one´s ears, be all ears. -larına kadar kızarmak to blush/flush hotly, go beet red. -tan kapmak /ı/ to pick up (knowledge) here and there (by listening). -ına kar suyu kaçmak to hear some disquieting news. - kepçesi anat. earlap, the external ear. - kesilmek to be all ears, listen attentively. -larını kısmak (for an animal) to lay back its ears. - kiri earwax. -ı kirişte olmak to be all ears. -ına koymak/sokmak /ı, ın/ to fill (someone) in about; to prime (someone) about. -tan kulağa (news traveling) on the grapevine. -ına küpe olmak to be a lesson to, serve as a warning to, leave a lasting impression on. - misafiri olmak /a/ to overhear. -ını okşamak (for a sound or spoken words) to delight (one). -larının pasını gidermek (for music) to delight (one) because one hasn´t heard its like for a long time. -ları paslanmak not to have heard good music for a long time. -ına söylemek /ı, ın/ to whisper (something) in (someone´s) ear. -ı tıkalı 1. hard of hearing. 2. unwilling to listen; (person) who is not listening. - tıkamak /a/ to pretend not to hear; to ignore. -larını tıkamak /a/ to shut one´s ears to, not to listen to. - tutmak /a/ to listen carefully (to). - uğultusu ringing in the ears. - vermek /a/ to listen carefully (to). - yağı earwax, cerumen. - yolu anat. auditory canal."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kulak

  • 7 kulakları çınlamak

    Türkçe-rusça sözlük > kulakları çınlamak

  • 8 ring

    (zil, vb.) çalmak, çinlatmak; çinlamak, çalmak; zil çalmak; (kulak) çinlamak; (up ile) telefon etmek; etrafini kusatmak, çember içine almak, çan sesi, zil sesi; çinlama sesi; etki, nitelik; halka; çember, daire; yüzük; sebeke, çete, grup; ring

    English to Turkish dictionary > ring

  • 9 Ohr

    Ohr <-(e) s, -en> [o:ɐ] nt
    kulak;
    die \Ohren spitzen kulak kabartmak; ( Tier) kulaklarını dikmek;
    jdm sein \Ohr leihen birine kulak vermek;
    es ist mir zu \Ohren gekommen, dass...... kulağıma geldi [o çalındı];
    mir dröhnen/sausen die \Ohren kulaklarım uğulduyor;
    ganz \Ohr sein kulak kesilmek;
    ich bin ganz \Ohr kulağım sende [o sizde];
    mit halbem \Ohr zuhören yarım yamalak dinlemek;
    sich dat die \Ohren zuhalten kulaklarını tıkamak;
    ihm die \Ohren klingen ( fig) kulağı çınlamak;
    etw noch im \Ohr haben bir şey hâlâ kulağında olmak, bir şeyi duymuş olmak;
    lange \Ohren machen ( fig) o ( fam) kulak vermek;
    jdm die \Ohren lang ziehen ( fig) o ( fam) birinin kulağını çekmek;
    seinen \Ohren nicht trauen ( fam) kulağına inanmamak, kulaklarına inanamamak;
    jdn übers \Ohr hauen ( fig) o ( fam) birine kazık atmak, birini kazıklamak;
    schreib dir das hinter die \Ohren! ( fam) bu sözümü kulağına küpe et!;
    etw geht zum einen \Ohr rein, zum anderen wieder hinaus ( fig) o ( fam) bir şey bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak;
    viel um die \Ohren haben ( fam) işi başından aşkın olmak;
    bis über beide \Ohren verliebt sein ( fig) o ( fam) sırılsıklam âşık olmak, körkütük âşık olmak;
    die Situation/die Arbeit wächst mir über die \Ohren ( fig) durumla/işle başa çıkamıyorum artık;
    sich aufs \Ohr legen ( fig) o ( fam) kafayı vurmak;
    von einem \Ohr zum anderen strahlen ( fam) ağzı kulaklarına varmak;
    es faustdick hinter den \Ohren haben ( fig) o ( fam) anasının gözü olmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Ohr

  • 10 sing

    n. şarkı söyleme
    ————————
    v. çağırmak, şarkı söylemek, söylemek, okumak (şiir), çınlamak (kulak), ötmek, şakımak, vızıldamak, vınlamak, ıslık gibi ses çıkarmak, uğuldamak
    * * *
    şarkı söyle
    * * *
    [siŋ]
    past tense - sang; verb
    (to make (musical sounds) with one's voice: He sings very well; She sang a Scottish song; I could hear the birds singing in the trees.) şarkı söylemek; ötmek
    - singing
    - sing out

    English-Turkish dictionary > sing

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»